Caner Fidaner'den

Dillerin ayırdığını, sözcükler birleştirir

JOAN BAEZ’DEN MERCEDES SOSA’YA

Bugün çok önemli bir gün, İstanbul’dayız,

Mercedes Sosa

Mercedes Sosa’dan Gracias a la Vida’yı dinleyeceğiz, bir kez daha hayata minnettar olduğumuzu anımsamak için. Aslında bu şarkıyı defalarca dinlemişiz seninle, hem Mercedes Sosa’nın kasetinden, hem Joan Baez’in albümünden… İkisinin bu şarkıyı birlikte söylediği konserin kaydını bile bulup bana dinletmişsin buraya gelmeden önce.

Ankara’dan gelmişiz bu konser için. Biletimizi çok önceden almışız, iyi bir yer bulalım diye epey erkenden açık hava tiyatrosunun yolunu tutmuşuz, uzun ve kalabalık kuyruklarda bekleyip içeri girmişiz, taş sıralara oturmuşuz. Bir merak, bir heyecan var havada, tepemizde yıldızlar bu konseri aydınlatmak için daha bir parlamışlar bu gece.

İşte Mercedes Sosa sahneye çıkıyor, kocaman gövdesiyle, kocaman yüreğiyle, kocaman sesiyle görmüş geçirmiş bir ana tanrıça gibi her yanımızı dolduruyor bir anda. Herkes şarkılara katılıyor, dinleyicileri gözden geçiriyorum, gençler de var aralarında, benim gibi yaşını başını almış olanlar da.

Sıraların arasında bir kedicik dolaşıyor, sen, hayatında ilk kez bu kadar çok sayıda insanı bir arada gördüğü bakışlarından anlaşılan kediciği bana gösterip gülümsüyorsun. Bir ara alkışlar azalıyor, yeni söyleyeceği şarkının adını duyuyorum Sosa’nın sesinden, tamam diyorum, işte o an geldi, sonra kulak kesiliyoruz beraber ve Gracias a la Vida’yı dinlemeye başlıyoruz.

Violeta Parra

Kalbim çarpıyor, çünkü bu şarkı geçmişe bir köprü gibi. Salvador Allende’nin arkadaşı olan Violeta Parra altmışlı yıllarda yaratmış bu şarkıyı sesiyle de, sözüyle de. Sonra erkenden ayrılmış bu dünyadan, ne Allende’nin başkanlığını görmüş, ne sonraki kıyımı, ne de Joan Baez söyledikten sonra şarkısının bütün dünyada bilinir, sevilir olduğunu. Şarkı sürüyor.

Kalbim çarpıyor, bir şeyleri anımsamaya çalışıyor gibiyim, “ne oluyor bana?” diyorum kendi kendime, cevap beklerken bakıyorum, ben benim, ama başka biriyim aynı zamanda; daha toy, daha heyecanlı, daha erken birisi olmuşum; olmayacak şeyleri isteyen, olmayacak şeyler olmadığında kızmaya hazır, ara sıra da olsa öfkelenen birisi olmuşum. Şarkı sürüyor,

Sana bakıyorum, sen sensin ama başka birisin. Daha okumamışsın okuyacağın kitapların çoğunu, hayatında büyük değişiklikler yapmayı planladığın belli oluyor. El ele, yan yana, ayakta katılıyoruz şarkıya, bakıyorum, sahnede Joan Baez var, şarkıyı hem gitarıyla çalıyor, hem de söylüyor.

Joan Baez

Ankara’da, hipodromdaki konserdeyiz, seninle konseri yaşıyoruz, ne güzel, ne güzel, Joan Baez Ankara’ya gelmiş, on binlerce kişi hipodromda onu dinliyor, ona katılıyor, demek ki biz varız, yok olmadık, demek ki Türkiye’de bir şeyler değişiyor, demek ki artık geleceğimizi düşünebiliriz, demek ki yaşıyoruz, ne güzel. Şarkı sürüyor.

Sonra şarkı bitiyor, alkışlıyoruz hep birlikte Joan Baez’i, sana dönüyorum, “ne müthiş kadın değil mi?” diyorum, sen gülümsüyorsun; hep birlikte Mercedes Sosa’yı alkışlıyoruz, sonra yeniden… sana dönüyorum, “ne müthiş kadın değil mi?” diyorum, sen gülümsüyorsun, hep birlikte alkışa devam ediyoruz. Kediciği görüyorum, taş sıralardan birisinin dibine sinmiş, “bu dünya ne kadar kalabalık ve gürültülü bir yermiş” diye düşünüyor herhalde. Alkışlar azalıyor, azalıyor, sonra bitiyor.

Ya biz? Biz, oradayız, varız, yaşıyoruz ve hayata teşekkür ediyoruz.

Caner Fidaner

17/09/2004 - Posted by | Ellilikler-1: Hüzün | , , , ,

8 Yorum »

  1. Sevgili Caner Abi;
    Görmediklerimizi bize gösterdiğin için çok teşekkür ederiz.Saygılar.

    Yorum tarafından Alp Tekin & Semra | 20/01/2010 | Cevapla

    • İlgi gösterip yazılarımı okuduğunuz için ben teşekkür ediyorum… 😎

      Yorum tarafından canerfidaner | 20/01/2010 | Cevapla

  2. Sevgili Caner abicim. Blog’u, bloggır’ı anladım.Blog’una girip yazılarını inceledim. Eline koluna sağlık. Gezmek görmek güzel ama bir de bunları satırlara dökmek dahada güzel olsa gerek. Devamını diliyoruz.Aslında bende böyle bir şey yapabilirim ama yeterli zamanım olmuyor. Dağlar tepeler ve macera dolu anıları fotograflayıp yazılar yazmak. İleride inşallah diyorum ve tekrar hayırlı olsun diyerek hoşçakal. Yavuz İskender.

    Yorum tarafından Yavuz | 21/01/2010 | Cevapla

    • çooook teşekkürler arkadaşım… Blog yazmaya başladığında deneyimlerimi anlatır, işini kolaylaştırırım!..

      Yorum tarafından canerfidaner | 21/01/2010 | Cevapla

  3. ‘daha toy, daha heyecanlı, daha erken birisi olmuşum; olmayacak şeyleri isteyen, olmayacak şeyler olmadığında kızmaya hazır, ara sıra da olsa öfkelenen birisi ‘
    olduğumuz zamanları özlemle andım. Elinize sağlık…

    Yorum tarafından dilek cüce | 09/01/2015 | Cevapla

    • Sağ olasın sevgili Dilek, böyle duyguları paylaşabilmek ne güzel… 🙂

      Yorum tarafından canerfidaner | 09/01/2015 | Cevapla

  4. Gracias a la Vida, elbette ve her şeye rağmen sevgili Caner!!!

    Yorum tarafından bihterin | 01/05/2016 | Cevapla


Yavuz için bir cevap yazın Cevabı iptal et